İki kişinin birbirini sevmesi ve birlikte romantik ilişkiye başlama kararı alması duygusal, fiziksel, cinsel bir yakınlık kurmayı da beraberinde getirir. Bu yakınlık her ilişkide olduğu gibi zamanla sorumluluk alma, beklentiye girme gibi dinamikleri de içinde barındırır. İlişkilerin; kişinin psikolojik iyi oluşuna katkı sağlaması ve gelişimini desteklemesi ne kadar normalse; ilişkide problemlerin olması da aşırıya kaçmadığı ve sağlıklı bir şekilde çözümlendiği sürece o kadar doğal ve besleyicidir. Problemler bireysel farklılıklardan, ilişki örüntülerine, bireysel problemlerden sosyal, çevresel etkilere kadar geniş bir nedenselliğe bağlı olabilir. İlişkideki problemlerin önüne geçmek her zaman mümkün değildir ama problemleri minimize etmeyi ve problemlerle sağlıklı bir şekilde nasıl başa çıkacağımızı öğrenebiliriz. “İlişkilerinizde Sağlıklı İletişim Kurmanıza Yardımcı Olacak 11 Adım Nedir?” sorunuzun cevabını aşağıdaki maddelerde bulabilirsiniz.
-
EMPATİK DİNLEYİN
Dinlemek iletişimde olduğumuz sürece hemen her gün yaptığımız fakat çoğu zaman empatik vurgusunun gözden kaçırıldığı bir eylemdir. Karşıdaki kişiyi duymak onun ne anlatmak istediğini duymaktan farklıdır. Empatik dinleme, karşıdaki kişinin fikirlerini benimsememizi gerektirmez, düşüncelerine katılmasak da onun ne ifade ettiğini anlamaya çalışmaktır. Karşıdaki kişiye konuyla ilgili sorular sorma ve anladığını ifade eden geri bildirimlerde bulunma yoluyla gerçekleştirilir. Geri bildirimler konuşmacı için anlaşıldığını ve fark edildiğini ifade ettiğinden büyük önem taşır.
-
DUYGULARINIZI İFADE EDİN
Zihninizin okunmasını beklemeyin. “Ne düşündüğümü anlaması gerekirdi.”, “Ben söylersem bir anlamı kalmaz…” gibi cümlelerden kaçının. Partnerinizin siz söylemeden ne hissettiğinizi ne düşündüğünüzü bilmesi her zaman mümkün değildir. Yakın ilişkide bulunduğunuz kişiye kendinizi anlatmaktan, ifade etmekten çekinmeyin. Yakın olmak konuşmadan anlaşabilmeyi şart koşmaz; duyguları konuşabilmek, kendini açabilmek iletişim sorunlarının ortaya çıkma olasılığını azaltır.
-
SUÇLAMAYIN
Suçlamak, kişiyi haksız olsa bile savunmacı bir pozisyona sevk eder. Kişi suçlanınca benliğini tehlikede hisseder ve otomatik olarak savunma ihtiyacı duyar. Benliğini korumak adına olayları değerlendirmeden karşı çıkar, objektiflikten uzaklaşır ve siz de anlaşılmadığınızı düşünerek umutsuzluğa kapılırsınız. Suçlayıcı dille ifade edilen konular küçük bir sorundan ibaret olsa bile çatışmayla sonuçlanabilir. Bir konu hakkındaki düşüncelerinizi dile getirirken durumu somut, net bir şekilde aktarmak ve bunun size hissettirdiklerine odaklanarak konuşmayı sürdürmek önemlidir.
-
OLUMLUYA ODAKLANIN
İlişkinizdeki eksiklikleri ve karşılanmayan beklentilerinizi sürekli dile getirmek gergin bir havayı beraberinde getirir ve ilişkideki olumlu noktaları gözden kaçırmanıza neden olur. Böylece ilişki iki taraf için de sıkıntı verici bir hal almaya başlar ve fark edilmeyen olumlu nüanslar değişim motivasyonuna gölge düşürür. İlişkinizin pozitif noktalarını ve partnerinizin güçlü olduğu kişilik özelliklerini düşünmek ve bunları dile getirmek ilişkiye yapıcı bir yaklaşım sergilemenize fırsat sunar.
-
BEN DİLİ KULLANIN
Problemleri dile getirirken kendinizle ilgili kısımlara odaklanın. Siz ne yaptınız, nasıl hissettiniz, ne düşündünüz? Partnerinizin davranışlarına odaklanmak onu baskı altında hissettirir ve kendi durum analizinizi yapmanızın önüne geçer. Konuşmayı içinde “ben” geçen cümlelerle sürdürmek karşınızdaki kişinin sizi daha iyi anlayıp sorunun farkına varmasını ve savunmaya geçmeden empatik dinlemesini sağlar.
-
SAYGI DUYUN
Partnerinizin de ihtiyaçları, zor dönemleri, alışkanlıkları, kaygıları ve farklı bir dünya görüşü olabileceğini unutmayın. Sizden ayrışan özelliklerine saygı duyun ve anlamaya çalışın. Hayatınızda yolunda gitmeyen şeyler için onu sorumlu tutmayın. Partnerinizin farklı bir birey olduğunu kabul etmek onun farkında olduğunuzu, ona değer verdiğinizi ifade etmenin ön kabulüdür.
-
ZAMAN VERİN
Değişimi görmek için ilişkinize zaman tanıyın. Sorunların çözülmesi ve değişim birden ortaya çıkmaz, bu bir süreçtir. Bu süreç içerisinde anlayışlı ve sabırlı olmak gerekebilir. Partnerinizin çabalarını veya küçük gelişmeleri fark ettiğinizi belli edin ve bunları olabildiğince pekiştirmeyi deneyin. Böylece sorunların çözülmesine ve değişime yönelik atılan adımlar daha sağlam olacaktır.
-
DÜŞÜNCELERİNİZİ YANSITARAK AKTARIN
Verilen mesaj net ve açık olarak düşünülse de karşı tarafın ne anladığını tam olarak bilemeyiz. Bu durum zaman zaman yanlış anlaşılmalara yol açabilir. Diyalog esnasında partnerinizin söylemlerini benzer cümlelerle tekrar ifade edin ve doğru anlayıp anlamadığınızı teyit edin. Örneğin; “bulaşıkları yıkamaman beni delirtiyor.” cümlesini “bulaşıkları yıkamamı istiyorsun ve yıkamadığımda bana öfkeleniyorsun” şeklinde yansıtabilirsiniz. Bu yöntem partnerinize anlaşıldığını hissettirerek duygu düzenlemesine yardımcı olacak aynı zamanda da yanlış anlaşılmaların önüne geçerek sorunun büyümesine engel olacaktır.
-
SINIRLARINIZI KORUYUN
Sınırlarınızın olması partnerinizi daha az sevdiğiniz anlamına gelmez. Sınırlarla duvarlar karıştırılmamalıdır. Duvar örmek karşıdaki kişiyi alanınızda istememek şeklinde yorumlanır, sınırların olması ise farklı bireylerin bir araya gelirken kendiliklerini unutmamalarını ve birey olmanın sorumluluğunu üstlenerek daha sağlıklı bir iletişim geliştirmelerine katkıda bulunur. İlişki iki farklı bireyin ‘biz’ olabilmesidir. Sınırlar benliği korur ve ilişkinin dinamiklerini kuvvetlendirir. Sınırların olması yakınlığa karşı durmakla karıştırılamamalıdır.
-
İHTİYAÇLARINIZI FARK EDİN
Bazı insanlar özverili olmayı yanlış anlar ve bunu kendi ihtiyaçlarını görmezden gelme, sürekli verici olmayla karıştırır. Oysa bu, kişiyi özveriden uzaklaştırır ve zamanla mağdur psikolojisi içine çeker. Diğer bir tarafta ise dilek, istek ve ihtiyaç ayrımını yapamayanlar bulunur. İhtiyaçlar kişi için zaruri ve temel olan gereklilikleri ifade eder, dilekler ise daha keyfidir, zevk tatmini için arzulanır. Dileklerin zaman zaman engellenmesi normaldir ve bu durumla başa çıkmayı öğrenmek gerekir fakat ihtiyaçların engellenmesi kişi için tehdit edicidir, zorunlu olmadıkça kaçınılması gereken bir durumdur. Bu nedenle partnerinizin dilek ve ihtiyaçları arasındaki çizgiyi fark edin ve ilişki içerisindeki ihtiyaçlarının karşılanması konusunda ihtiyatlı olun.
-
NAZİK OLUN
Değer verdiğiniz kişiye karşı nazik olmak ilişkininin değirmen taşlarından biridir. Saygı sınırları esnediğinde sorunlar daha da içinden çıkılmaz bir hale gelir. Kontrolü kaybetmek ve çizgiyi aşmak ilişkide derin hasarlar oluşturabilir. İlişki içerisinde sorunlar olması bunlarla baş etme yöntemlerine göre ilişkiyi ileri taşımak ve partnerimizi daha iyi tanımak için faydalı araçlar olabilir. Bu nedenle çözüm yollarını partnerinizle birlikte keşfetmeli, kibar olmalı ve ilişkiye özenle yaklaşmalısınız.
İlişkinizde sağlıklı iletişim kurmakta zorluk yaşıyorsanız, çift ve aile danışmanlığı konusunda uzman desteği almayı tercih edebilirsiniz. İzmir çift ve aile danışmanlığında psikolog seans ücretleri, seans sıklığı ve seans süreci hakkındaki sorularınız için buradan detaylı bilgi alabilirsiniz.