OYUN TERAPİSİ

OYUN TERAPİSİ NEDİR?

Oyun terapisi, çeşitli oyun ve oyuncaklar ile oynanarak çocukların hissel olarak kendilerini ve ihtiyaçlarını ifade edebilmelerini sağlayan terapi tekniğidir. Oyun terapisi, oyunun tüm gücünden yararlanarak çocuğa kendi dünyasını, sorun yaşadığı hareket ve düşünce yapılarını, bilişsel ve sosyal becerilerini, duygularını rahatlıkla yansıtabileceği güvenli bir alan sağlamaktadır. Güvenli alanda çocukların rahat hissettirilerek yaşadıkları sorunlara yoğunlaşması ve duygusal çatışmaların çözümlenmesi amaçlanmaktadır. Oyun terapisinde ayrıca çocukların motor, bilişsel ve dil (konuşma) becerilerinin gelişimi de desteklemektedir.

Oyun terapisi, 2- 12 yaş aralığında bulunan çocuklara uygulanabilmektedir. Çocuklarda var olan travma, depresyon, korku, kaygı ve takıntılar, cinsel istismar öyküsü, boşanma veya ölüm durumları, sürekli olan agresif davranış, hiperaktivite, ağır hastalık süreci, alt ıslatma, kekemelik, şiddete maruz kalma, uyku ve yeme problemleri, özgüvensizlik, sosyal becerilerde yaşanan güçlükler gibi konularda oyun terapisi etkili bir psikoterapi yöntemidir.

Oyun terapisti, çocuklara kendilerini ifade edebilecekleri güvenli bir alan yarattığında çocuklar evde, okulda ve diğer sosyal ortamlarda hissedemedikleri rahatlığa ulaşmaktadır. Bu sebeple, oyun terapisi çocukların daha cesaretli olmalarını sağlamaktadır. Çocuğun davranış değişiklikleri, duygusal ve sosyal alanlarda da gelişimi desteklemektedir.

Oyun terapisi, özel olarak seçilmiş oyun ve oyuncakların olduğu bir odada gerçekleşmektedir. Her biri farklı bir metaforu simgeleyen oyun ve oyuncaklar, çocuğa günlük hayatında ifade etmekte zorlandığı duyguları ifade edebileceği bir alan sağlamaktadır. Çocukların hissettiklerini doğru ifade edebilmeleri yetişkinlere göre daha az gelişmiştir. Bu sebeple, çocuk metafor ve hikayelerle yaşantılarını oyuna taşıyarak hissettiği duyguları paylaşmaktadır. Oyun terapisi esnasında, çocuklar duygusal anlamda kendilerini kolay ifade etmelerini sağlayacak oyuncakları kullanmaktadır.

Tüm süreç, çocuk ile terapist arasında oluşacak güven ilişkisine dayalıdır. Terapist, çocuğun kurduğu oyuna çocuk ile birlikte girerek çocuğun dilinden konuşmaktadır. Oyun terapisinde terapist, çocuğa yargısız bir şekilde koşulsuz kabul ve güven sağlamaktadır. Terapistin gözlemleri ve bilinçli takipleri oyun terapisini günlük oynanan oyunlardan farklı hale getirmektedir.

Çocuk, yaşamış olduğu olumlu veya olumsuz tüm deneyimlerini oyun ile açıkça ifade ederek kendi çözümlerini üretebilmektedir. Bu sebeple oyun terapisine giden çocuklar, oyun ile birlikte farkında olmadan kendi yaşantısından parçaları duygusal olarak ortaya çıkararak içsel çatışmalarını belli etmeye başlamaktadır. Çocuğa sorarak elde edilemeyecek bilgilere oyun terapisi sayesinde ulaşılmaktadır.

Terapi süreci sonlandığında, çocukların yaşadıkları duygusal sıkıntıların ortadan kalkması ve sağlıklı bir şekilde gelişimlerine devam etmeleri hedeflenmektedir.

OYUN TERAPİSİ EKOLLERİ

Oyun Terapisinin ilk ortaya çıkışı çocuk psikoterapisinin çıktığı yıllara denk gelmektedir. Terapi ile oyun fikrini literatüre sokan ilk kişi Sigmund Freud’dur. Freud tarafından çocuklarda oyunun üç ana işlevi olduğunu bildirilmiştir: Çocuğun kendini ifade etmesinin arttırılması, isteklerinin gerçekleştirilmesi, travmatik yaşantıların çözümlenmesi. Freud ayrıca Küçük Hans’ı anlattığı yazılarında oyunun önemine yer vermiştir. Tüm bu düşüncelerine rağmen Freud, hiç çocuk vaka görmemiştir.

Terapide oyun kullanımı ilk kez Hugg-Hellmuth tarafından gerçekleştirilmiştir. Helmuth’ un, oyunu çocuk psikanalizinin önemli bir parçası olarak gördüğü bilinmektedir. Hellmuth terapilerinde çocuk resimlerini ve oyuncaklarını kullanmıştır. Ancak herhangi bir oyun terapisi tekniğinden söz etmediği ve bu konuda yayın yapmadığı bilinmektedir.

Çocuğu oyun ile tedavi etmeye yönelik teknik geliştiren ilk kişi Freud’un kızı olan Anna Freud olmuştur. Bu hamle ile, oyun terapisinin temelleri atılmıştır. Çocuk psikanalizcilerinden olan Melaine Klein çocuk psikoterapisinde oyunu Anna Freud’ dan farklı kullanan bir psikanalisttir. Klein, çocuk oyunlarını yorumlamadan önce uzun süre beklenilmesini gereksiz görmüş, oyunda bir şey sezilir sezilmez hemen yorumlanması gerektiğine inanmış, hatta böyle yapılmasını zorunlu görmüştür.

Psikanalizdeki oyun yaklaşımlarından sonra oyun terapisinin oluşumundaki ikinci ana gelişme; 1930’lu yıllarda David Levy’nin geliştirdiği ‘salınım-boşaltım terapi’ tekniği olmuştur. Bu yaklaşımda terapistin temel rolü, çocukta strese sebep olmuş yaşantıları oyuncaklar yolu ile tekrar canlandırmaya dayanmaktadır. Gove Hambidge, Levy’nin çalışmalarını Yapılandırılmış Oyun Terapisi başlığı ile geliştirmiştir.

Oyun terapisinin tarihindeki üçüncü önemli akım; İlişki Merkezli Oyun Terapileri’ dir. Jesse Taft ve Frederic Allen ilişki merkezli oyun terapisi üzerine ilk çalışmaları yapan bilim insanlarıdır. İlişki merkezli oyun terapisinde, temel değiştirici ve iyileştirici gücün terapistle çocuk arasındaki ilişki olduğu düşünülmüştür. Bu terapide önceki yaşantıları yorumlama ve tekrarlama bulunmamaktadır.

Kuklalar, uzun yıllardır hem tanılama hem de terapi sürecinde kullanılmaktadır. Kuklanın terapide ilk ve en kapsamlı kullanımı 1935 yılında Bender ve Waltman tarafından yapılmıştır. Bu ikili Newyork Bellevue Hastanesi’nin Psikiyatri bölümündeki çocuklara Kukla Terapisi uygulamıştır. Bu şekilde, birçok ekolde uygulanan kukla terapisi yaklaşımları gelişmiştir.

G. Jung’ un öğrencilerinden Dora Kalff, Jung’ un geliştirdiği rüya analizinin çocuklarda işe yaramadığını, çocukların sözel ifade becerilerinin düşüklüğünü göstererek ifade etmiştir. Bunun üzerine çocuklar üzerinde etkili olabilecek farklı bir yöntem arayışına girmiştir. Kalf, Lowenfeld’ in Dünya Tekniği’ni duymuş ve bu teknik ile çalışmaya başlamıştır. Kalf, bu süreçte çocukların kumdaki çalışmaların Jung’ un bahsettiği içsel psişik süreçlere denk gelebileceğini düşünmüş ve çalışmalarını bu konu üzerine yoğunlaştırmıştır. Kalf uyguladığı tekniğe Kum Terapisi adını vermiştir. Bu teknik zamanla yaygınlaşmış ve dünyanın birçok yerinde kullanılmıştır.

Oyun terapisi üzerine yapılan çalışmalarda tarihteki dördüncü büyük gelişme; 1960’lı yıllarda Virginia Axline, Carl Rogers tarafından geliştirilen Danışan Merkezli Terapi’nin esaslarını oyun terapisine uyarlayarak Yönlendirmesiz Oyun Terapisi adıyla yeni bir oyun terapisi geliştirmiştir. Axline tarafından geliştirilen bu tekniği ilerleyen zamanlarda Garry Landreth kavramsallaştırılmış ve Çocuk Merkezli Oyun Terapisi adı ile geliştirmiştir.

Gelişimsel Oyun Terapisi’ nin kurucusu Viola Brody ise 20 yıllık öğretmenlik hayatının ardından psikoterapist olmuştur. Bir hastanede, psikosomatik sorunları olan çocuklarla çalışmaya başlamıştır. Brody, çocuklarda yaptığı çalışmada temel olarak dokunma yaklaşımı ile olumlu sonuçlar elde etmiştir. Brody hastanede yaptığı çalışmada, psikoterapinin asıl amacının çocukların gelişimi duraksamış benliğini, kendiliğini geliştirmek olduğunu fark etmiştir. 1970’lı yıllarda ise geliştirdiği ekole Gelişimsel Oyun Terapisi adını vermiş ve eğitimlere başlamıştır.

1967 yılında, Ann Jernberg Chicago’da dezavantajlı çocuklar için çalışmalar yapan Head Start programının başkanı olmuş ve asistanı ile birlikte bu programda psikolojik olarak sorunlu çocuklara yönelik bir yaklaşım geliştirmeye başlamışlar. Geliştirdikleri yaklaşımı Theraplay olarak adlandırmış ve 1971 yılında Theraplay Enstitüsü’ nü kurmuşlar. Theraplay yönlendirmeci bir oyun terapisi ekolü olduğundan oynanacak oyunlar önceden belirlenmiştir. Theraplay çocukların ebeveynleriyle ilişkilerini güçlendirmeye yönelik çalışılan bir oyun terapisidir.

Terapistlik yolculuğuna Çocuk Merkezli Oyun Terapisi ile başlayan Byron Norton zamanla eşi ile birlikte Deneyimsel Oyun Terapisi ekolünü geliştirmiştir. Deneyimsel Oyun Terapisi, İlişkisel Oyun Terapisi ile Çocuk Merkezli Oyun Terapisi ekollerinin sentezlenerek geliştirilmiş halidir. Bu oyun terapisi ekolü, çocukların dünyayı deneyimsel olarak algıladığı varsaymıştır.

Ellis ve Beck tarafından geliştirilen Bilişsel Davranışçı Terapi’ yi çocuklara uyarlamak isteyen Susan M. Knell, uzun deneyimlerin sonucunda Bilişsel Davranışçı Oyun Terapisi’ ni geliştirmiş ve bu kuramın temel dinamiklerini kitaplara aktarmıştır.

2000 yıllarında Terry Kotman, Adler’in geliştirdiği kuramı çocuklara uyarlayarak Adlerian Oyun Terapisi yönlendirmeli ve yönlendirmesiz tekniklerin uyarlandığı bir oyun terapisi ekolüdür. Özellikle özgüveni düşük, kısıtlı iletişim becerisi olan çocuklarda etkili olduğu gözlemlenmiştir.

Aradan geçen yüz yıl içinde fazla sayıda oyun terapisi ekolü ortaya çıkmış ve tüm dünyada kullanılmaya başlamıştır. Üçüncü nesil terapilerin gelişmesi ile birlikte Narratif Oyun Terapisi gibi yeni ekoller de sık uygulanmaya başlamıştır.

Bize Ulaşın

Randevu & Bilgi & Destek için bize Whatsapp üzerinden yazabilir veya direkt arayarak daha hızlı ulaşabilirsiniz. Randevusuz seans verilmemektedir.

 

ŞUBELERİMİZ: 

 

İZMİR ---> 0 551 964 05 07

 

ANTALYA ---> 0 551 628 27 63